3 Kasım 2009 Salı


Devamını okuyun...>>

23 Eylül 2009 Çarşamba

Büyük gün geldi: Çocuğunuz kreşe başlıyor!

Büyük gün geldi: Çocuğunuz kreşe başlıyor!


Çocuğunuzun okul öncesi eğitime mutlu ve güvenli bir başlangıç yapmasını sağlayabilirsiniz...

Okul öncesi eğitimin yararları artık tartışma götürmüyor. Çocuklar kreşlerde akranları ile ilişki kurma şansı buluyor ve paylaşma, sıra bekleme ve kurallara uyma gibi çok önemli hayat derslerini öğreniyorlar. Ayrıca kreşler çocukları ana sınıfı ve daha sonraki eğitim hayatına da hazırlıyor.

Ancak kreşe başlamak hem anne-baba, hem de çocuk açısından bazı karmaşık duyguların yaşanmasına da neden oluyor. Hiç tanımadıkları öğretmenler ve çocuklarla dolu yabancı bir ortama girmek çocuklarda hem bazı kaygıların, hem de beklentilerin doğmasına neden oluyor. Anne-babalar ise çocuğun kreş için hazır olup olmadığı konusunda karmaşık duygular yaşayabiliyorlar.

ÖNCE KENDİNİZ HAZIR VE KARARLI OLMALISINIZ!

Çocukların yeni ortamlara uyum yeteneği çok yüksektir. Ancak onun bu uyum yeteneğinin sizin tarafınızdan engellenmemesi gerekir. Şöyle ki, çocuğunuzu kreşe başlatma kararı verdiğinizde, çocuktan önce sizin anne-baba olarak kendinizi buna gerçekten hazırlamanız ve kararınızdan emin olmanız gereklidir. Sorun yaşamak istemiyorsanız, siz bu kararınızdan emin olmadan ve kreşe başlatma konusunda kendinizi tam olarak hazır hissetmeden önce çocuğunuzu kreşe başlatmayın.

Siz çocuğunuzu kreşe başlatma kararınız konusunda ne kadar rahat olursanız, çocuğunuz da, siz de o kadar az sorun yaşarsınız.

ÇOCUĞUNUZUN KORKULARINI HAFİFLETEBİLİRSİNİZ

Önceden bazı noktalara dikkat ederek, çocuğunuzun korkularının azalmasını ve kendini güvende hissederek rahatlamasını sağlayabilirsiniz.

Konuşun

Çocuğunuz kreşe başlamadan önce onunla kreş hakkında bol bol konuşun. Kreşlerde sıklıkla yapılan faaliyetleri çocuğunuza yavaş yavaş tanıtın. Örneğin evde makasla kağıt kesmeye ve boya kalemlerine alışkın bir çocuk, kreşte de aynı kağıt ve boyaları görünce rahatlar.
Birlikte kreşi ziyaret edin

Kreşe başlamadan önce birkaç kez çocuğunuzla birlikte kreşi ziyaret etmek de, çocuğun yabancı ortama girmekten kaynaklanan endişesini hafifletebilir. Bu ziyaretler ile hem çocuğunuzun öğretmeni ile tanışma ve kreşteki rutin uygulamalar ve faaliyetler konusunda bilgi alma, hem de bu rutin uygulama ve faaliyetlerin bir kısmını evde çocuğunuza tanıtma şansı bulursunuz. Sınıf ziyaretinizde çocuğunuzun sınıfı kendi istediği şekilde keşfetmesine ve gözlemesine ve diğer çocuklarla ilişki kurup kurmamaya kendisinin karar vermesine izin verin. Burada amaç çocuğun kreşe aşinalık kazanmasını ve kendisini rahat hissetmesini sağlamaktır.
Bu sırada siz de öğretmene çocuğun bol bol ağlayıp, sizden ayrılmayı reddedebileceği ilk günleri nasıl atlattıklarını sorabilirsiniz. Çocuğun rahat bir geçiş yapmasını sağlamak üzere ilk haftada nasıl bir düzen uygulanacağını da öğrenebilirsiniz.

Kendi kaygılarınızı çocuğunuza yansıtmayın

Çocuğunuzun önemli bir adım atmakta olduğunu kabul etmeniz ve onu desteklemeniz önemli olmakla birlikte, farkında olarak veya olmayarak, bu değişiklik konusunun üzerinde çok fazla durmanız, yaşayacağı değişikliği çok fazla vurgulamanız da çocuğun kaygısını artırabilir. Unutmayın, küçük çocuklar anne-babaların verdiği sözel olmayan sinyalleri okumakta ustadırlar. Bu nedenle eğer siz onu kreşe başlattığınız için suçluluk duyuyor ya da nasıl onu kreşe bırakıp çıkacağınız konusunda endişe hissediyorsanız, büyük olasılıkla çocuğunuz bunu hissedecektir.

Tekrar vurgulayalım: Çocuğun kreşe rahat bir şekilde uyum sağlaması ve burada mutlu olması için öncelikle sizin bu konuda kararlı, rahat ve emin davranmanız gereklidir.

Çocuğunuzu kreşe gönderme kararınız konusunda siz ne kadar sakin ve emin davranırsanız, çocuğunuz da kendini o kadar güvende hissedecektir. Sizin en ufak bir güvensizlik ya da tereddüdünüz ise çocuğun güvensizlik hissini ve kaygısını şiddetlendirecektir.

KREŞTE İLK GÜN

Büyük gün geldi. Artık bebeğiniz sizin olmadığınız bir ortamda yaşamayı öğrenecek. Kendi kanatları ile uçmaya hazırlanmasında çok önemli bir dönüm noktası olan bu günde nasıl davranmalısınız? Elbette çocuğun kreşe bırakılması konusunda önerilerde bulunmak kolaydır, ancak bunları uygulamak anne-babalar için o kadar da kolay olmayabilir. Yine de sizin ve çocuğunuzun mutluluğu ve rahatlığı için bu önerilere uymaya gayret etmelisiniz:

Öğretmene güven duyduğunuzu gösterin

İlk gün sınıfa girdiğinizde sakin bir şekilde öğretmeni yeniden çocuğunuza tanıtın ve sonra geri çekilerek kontrolü öğretmene bırakın. Bu öğretmenin çocukla ilişki kurmaya başlamasını da kolaylaştıracaktır. Sizin öğretmeni kabul etmeniz çocuğa öğretmenin bakımı altında mutlu ve güvenli olacağını hissettirir.

Sakin olun

Çocuğunuz size yapışır veya sınıfa katılmayı reddederse, sinirlenmeyin. Sizin sinirlenmeniz sadece çocuğun da daha fazla sinirlenmesine neden olur. Öğretmen tarafından daha önce size anlatılan önerileri izleyin ve çocuğunuzun hızına ayak uydurun.

Mutlaka veda edin

Her zaman çocuğunuza sevgi dolu bir "hoşça kal" deyin ve bunu dedikten sonra hemen sınıftan çıkın. Asla çocuğunuzdan gizlice kaçmayın. Ne kadar cazip gelirse gelsin, çocuğunuzu veda etmeden bırakmanız terk edilmişlik duygusu hissetmesine neden olabilir.

Veda sahnesini uzatmayın

Buna karşın uzun vedalaşma sahneleri de sadece çocuğun kreşin iyi bir yer olmadığı düşüncesinin pekişmesine hizmet eder. Ayrılma öncesinde çocukla uzun uzun vakit geçirmeye çalışmanız sadece çocuğun sizden ayrılmasını daha da güçleştirir.

Rutin bir vedalaşma tarzı oluşturun

Tutarlı ve tahmin edilebilir bir vedalaşma töreni ayrılmayı kolaylaştırabilir. Çocuğunuz ve size uygun kısa ve rahatlatıcı bir vedalaşma yöntemi belirleyerek, bunu her gün aynı şekilde uygulayın. Vedalaşmayı uzatmamak ve net bir tutum sergilemek çocuğunuza ve öğretmenlerine güven duyduğunuzu göstererek, çocuğu rahatlatır.

Güven veren bir eşyayı yanına verebilirsiniz

Çocuğun sizin varlığınızın ve sizinle olan bağının sürdüğünü hissetmesine yardımcı olabilecek, ailenin bir fotoğrafı, özel bir oyuncak ya da sevdiği battaniye gibi eşyalar rahatlamasına ve kendini güvende hissetmesine yardımcı olabilir.

Kararlı olun

Şunu hiç unutmayın: Çocukların çoğu anne-babalar ayrıldıktan sonrasını rahat bir şekilde idare ederler. Bu nedenle çocuğunuzun özellikle ilk zamanlarda kreşe gitmemek için ağlaması ya da isteksiz davranmasının kararınızı değiştirmesine izin vermeyin. Çocuklar kreşte mutlu olsalar bile sizin yanınızda olmayı tercih eder ve sizin kararlılığınızdan emin olana dek, fikrinizi değiştirmek için çaba gösterebilirler.

Kreşten kaynaklanan kabul edilemez bir sorun olduğunu düşünmediğiniz sürece, bir anlık zorlanma ve mutsuzluğu önleme isteğinizin çocuğunuz için uzun vadede iyi ve doğru olanı yapmanızı engellemesine izin vermeyin.


Devamını okuyun...>>

10 Eylül 2009 Perşembe

Anaokulu Uyum Süreci............

Okul öncesi dönem çocuğunuzun bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimi açısından yaşamında çok büyük bir yer tuttuğunu biliyor muydunuz?




Bu dönemde çocuğunuzun kişiliğinin %80 i oluşmaktadır. Bu nedenle anaokulu döneminde ilk sosyalleşme sürecini yaşayan çocuğunuzun bu dönemi sağlıklı geçirmesi çok önemlidir.

Anaokuluna alışma dönemi bazı çocuklar için çok sancılı geçmektedir. Çocuğun ilk güven duyduğu obje annedir, sonrasında baba ve bakımı ile ilgilenen anneanne, dede, hala vb kişilerdir. Alıştığı kişilerden sonra başka insanlara güvenmek, dış dünyaya açılmak çocuk için zor bir süreç olacaktır. Bu sürecin zor geçtiğini en çok gözlemlediğimiz aile yapıları aşırı koruyucu- kollayıcı tutum sergileyen anne ve babalardır. Bu tip ailelerde çocuk bireyselleşmeyi sağlayamaz çünkü çevresindeki kişiler yoğun endişelerinden dolayı ya da o henüz küçük diye buna bir türlü izin vermemektedir. Büyüyen her çocuk bireyselleşmek için çaba gösterir, çevresini merak eder, dokunur, yürümek için çaba gösterir ve yürür, yürüyerek ulaşabildiklerinin sayısı artar ve daha çok merakı artar, istediklerini yapmak için sizinle inatlaşır ve kendini ortaya koyar, tüm bunlar çocuk için bir bireyselleşme çabasıdır.
Çocuğun anaokuluna başlama sürecinde sadece çocuk değil annenin de duygusal olarak hazır olması gerekir. Çocuğun ayrılırken duygusal olarak annenin üzüntü ve kaygısını hissetmesi anaokuluna uyum sürecini zorlaştırmaktadır. Çoğunlukla karşılaştığımız durum annelerin çocuklarının ağlamalarına dayanamadıkları noktada onları anaokulundan alma davranışı göstermeleridir. Bu tutum çocuğun gelişimi için oldukça tehlikeli bir durumdur. Bu nedenle annenin duygusal olarak bu kısa süreli ayrılık sürecine hazır olması ya da iki tarafın ayrılık anksiyetesi yaşamaması için kurum psikoloğu ile birlikte hareket edilmesi gerekir.
Anaokulu öncesinde uyum sürecini kolaylaştırmak için oyun grupları oldukça yararlı olmaktadır. Kısa sürelerle başlayan ayrılıklar zamanla daha uzun sürelere yayılmakta ve çocuğun endişesini azaltmaktadır.
Anne – babanın çocuğun içinde bulunduğu yaş itibariyle ayrılık kavramına zihinsel olarak hazır olmadığının farkında olması gerekir. “Sadece 1 saat oyna sen ben hemen gelicem ” ya da “ Eve kadar gidip gelicem “ ifadesini bir yetişkin gibi algılayamaz, “annem beni bırakıp gitti, bir daha gelmeyecek” olarak algılar ve yoğun endişe yaşar . Bu nedenle anaokuluna uyum sürecinde ilk günlerde annenin de okulda kalması yararlı olacaktır. Çocuk anneyle aynı sınıfta durma ihtiyacı duyuyorsa o oyun oynarken anne bir köşede kitap, dergi vs okuyabilir, zamanla uzaklaşma ve güven çalışmalarına devam edilmesi yararlı olacaktır. Annesinin okulda olduğunu hisseden çocuk kendini daha rahat hissederek oyunlara katılacak ve birlikte olduğu öğretmenine, arkadaşlarına güven duyacaktır. Anne ve öğretmen birlikte hareket etmeli ve zamanla anaokulundaki gereksinimlerin karşılanması anneden öğretmene geçmelidir.Öğretmenine güven duyan bir çocuk zamanla annenin yokluğundan kaygı duymayacak, okula- arkadaşlarına uyum sağlayarak sağlıklı bir sosyalleşme süreci geçirmiş olacaktır.
Uzun süre okula adapte olamayan ve yoğun kaygılar yaşayan bir çocuğun anaokuluna gitme konusunda zorlanmaması gerekir. Çocuğun duygularının ve okulla ilgili düşüncelerinin çok iyi algılanması gerekir. Bu çocuk için travmatik bir olay olabilir ve farklı psikolojik problemler yaşamasına zemin hazırlayabilir. Bu çocuğun henüz okul yaşamına hazır olmadığını gösterir. Böyle bir durumda bir uzmanla hareket edilmesi daha sağlıklı olacaktır.
Anaokulu seçerken bir takım noktalara özellikle dikkat edilmesi gerekir. Anaokulunu seçerken çocuğun fikrinin alınması birincil şarttır. Orayı sevmesi ve kendini orada iyi hissetmesi önemlidir. Anaokulunda verilen eğitimin kaliteli olması , personelin konu ile ilgili olarak iyi yetiştirilmiş olması, hijyen ve güvenliğin sağlanması, kurumda bir psikolog bulunması da dikkat edilmesi gereken noktalardandır. Size düşen görev ise öğretmeni ve diğer anaokulu çalışanları ile iletişimizi sürekli olarak sürdürmeniz ve birlikte hareket etmeniz.


Devamını okuyun...>>

ÇOCUKLARIMIZI OKULA ALIŞTIRMAK İÇİN ÖNERİLER

Çocuğunuz okul deneyimine başlıyor, büyük bir heyecan duyuyorsunuz. Lütfen keyfini çıkarmaya çalışın. Ne göreceğiniz, nasıl baktığınıza bağlıdır.
Çocuğunuz büyüyor, gelişiyor ve öğreniyor. Uzun zamandır heyecanla, belki birazda kaygıyla beklediğiniz okul hayatı başlıyor.
Anaokulu çocuğa bilgi aktarmaktan çok, çocuğun içinde varolan yeteneklerin serpilip gelişmesine yardımcı olur.
Çocuğunuzun eğitim hayatı aile içerisinde atılan kişilik temelleri üzerinde şekillenerek devam edecek ve hayatının her döneminde sizin desteğinize ihtiyaç duyacaktır. Bu desteği çocuklarımıza verirken sizlere yardımcı olabilecek önerileri aklımızdan çıkarmayalım.
*Okul öncesi eğitim kurumu çocuk için ailesinden ilk ayrılış olacağı için kuruma alışmakta zorlanabilir. Bu nedenle çocuğunuzun öğretmeniyle uyum içinde olup, Öğretmenini ve okulunu sevmesini sağlayın “İnsan sevmediği ortamdan hiçbir şey alamaz”.
*Çocuğunuzun okul ortamına alışabilmesi aile üyelerinin tümünün kararlı olması, bu konuda çocuğa ödün vermemesi gerekir. Anne-babanın çelişkili tutumu, gelecekteki”Okul fobi”sine neden olacaktır.
*Çocuğunuzla birlikte birkaç kez okulumuzu ziyaret edin.
*Çocuğunuzla bir hafta öncesinden ilk gün ve okuldaki arkadaşları hakkında konuşun.
*Diğer çocuklarında kendi gibi olduğunu vurgulayın.
*Okula ilk başladığında bir süre çocuğunuzla birlikte kalın, ne kadar süreceğini önceden söyleyin, okula alışsa bile sözünüzde durun, ayrılırken mutlaka HOŞKAKAL deyin.
*İlk günler sizi aramasına fırsat vermeden erken alın.
*Çocuğunuz, kimden en kolay ayrılıyorsa okula onun bırakmasını sağlayın.
*Okul alışverişinize çocuğunuzla birlikte çıkın ve satın aldığınız araç, gereçle ilgili mülkiyet duygusu geliştirmesine yardım etmek için bunları uzun süre kullanacağını, ona ait olan araç- gereçler olduğunu anlatın.
*Öğretmeniyle ve okulla ilgili bir otorite karmaşası yaratmamak için çocuğunuzun yanında öğretmenini eleştirmeyin. Çocuğunuzun öğretmeniyle iyi iletişim kurabilmesi için yardımcı olun.
*Okula alıştıktan sonra ayrılık gözyaşlarını ciddiye almayın.
*Çocuğunuzla etkin iletişimler kurun
*Konuşurken ve oynarken onunla aynı boy seviyesinde olun
*Sözünü kesmeyin. Anlamaya çalışın

*Sorun olarak yaşadığı şeyle alay etmeyin.
*Onu dinlemeyi öğrenin
*Ona verdiğiniz değeri ve onunla duyduğunuz gururu ona söylemekten çekinmeyin
*Hayır demesine izin verin, böylece sınırlarını belirleyebilmesine yardım etmiş olursunuz.
*Çocuğunuzun olumsuz davranışlarını değil olumlu davranışlarını teşvik ederek öne çıkartın
*Çocuğunuzu başkalarının yanında yargılamayın,
*Çocuğunuzu bebeklik döneminden başlayarak ilginizi ve sevginizi bolca hissettirin
*Çocuğunuza güvendiğinizi belli edin ki, oda kendine güvenebilsin
*Yapabileceklerinde ona destek olun, sorunlarında yardımcı olun, Mutlu ve mutsuz anlarını paylaşın.
*Çocuğunuza iyi modeller oluşturabilmek için, anne-baba olarak sizde kendinizi geliştirin.
*Çocuğunuza aşırı koruyucu yaklaşıp bağımlı bir kişilik geliştirmesine neden olmayın.

“ Size bağımlı değil ama size karşı dürüst ve saygılı olmasına çaba sarf edin.”

*Çocuğunuzu tanımak için zaman ayırın
*Yanlışlarında ona bağırıp cezalandırmayın, Ona sorunların “Kavga”ile değil “Konuşarak” Çözümleneceğini öğretin.
*Çocuğunuzun başarı ve başarısızlığını kişisel bir hırs haline getirmeyin, onu başkalarıyla Kıyaslamayın. Her şeyden önce onun kendisiyle ve insanlarla barışık olması gerektiğini unutmayın.

“MUTLU BİR YETİŞKİN OLMASINI İSTİYORSANIZ, YAŞAMA OLUMLU BAKAN BİR ÖRNEK OLUN”


Devamını okuyun...>>